Nasrettin Hoca

NASREDDİN HOCA FIKRALARI

Nasreddin Hoca, insanlara doğru yolu gösteren, iyilikleri bildiren, doğruya sevkeden ve kötülüklerden sakındıran bir veli idi. Bu işi yaparken tabiatı icabı kendisine has bir yol tutmuştur. Böylece hakkın anlatılması ve cemiyetteki bozuk yönlerin düzeltilmesi için, meseleyi halkın anlayacağı bir dil ve üslub ile, gayet manidar latifeler halinde kısa ve öz olarak dile getirmiştir. Latifeleri hikmet ve ibret dolu birer darb-i mesel gibidir. Bu bakımdan adına uydurulan edep dışı ve nükteden uzak bir takım fıkraların onunla ilgisi yoktur. Manidar latifeleri önce yakın cevresinde şifahi olarak dilden dile dolaşmış, sonraları git-gide yayılmış ve zamanla bir takım değişikliğe uğramıştır. Bu sebeple onun olmayan bir takım bayağı fıkralar da ona mal edilerek anlatılmıştır. Yapılan ilmi çalışmalar, onun ilim ve edeb sahibi bir veli olması, söz konusu sıradan basit fıkraları söylemediğini açıkca göstermektedir. Ayrıca, Nasrettin Hoca´nın efsanevi bir kişi değil, on üçüncü asırda Anadolu Selçukluları zamanında yaşamış salih bir müslüman olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Ezan

 

Nasreddin Hoca bir gün hem ezan okuyor, hem de camiden koşarak çıkıyormuş.

- “Niçin hem ezan okuyor, hem de camiden koşarak çıkıyorsun? Diye birisi bağırmış.

Hoca şöyle inandırıcı bir cevap vermiş.

- “Bakalım sesim nerelere kadar varıyor diye dinlemeye gidiyorum.

Secdeye Kapanırsa 

  

Bir gün Hoca, yol üstü bir hana inmiş. "Yahu, bu senin tavan da ne kadar gıcırdıyor be, beşik mi mübarek!" diyecek olmuş ama, hancı baba hiç oralı olmamış; sözü şakaya boğarak;

- "Ağzını hayra aç Hoca, bu gıcırtı beşik gıcırtısı değil; tavan tahtaları Hak'ka tespih çekiyor!" demiş. Hoca da:

- "Ya bu tavan böyle tespih çeke çeke aşka gelip de secdeye kapanırsa, bizim halimiz nice olacak!"

 

Kürsüde

 

Hoca bir gün vaaz vermek için kürsüye çıkmış. Fakat olacak bu ya, aklına hiçbir şey gelmemiş. Oturmuş, oturmuş, nihayet

- “Ey cemaat size söylemek için aklıma bir şey gelmiyor desem ne dersiniz?” Oğlu da kürsünün dibinde oturuyormuş. Hemen ayağa kalkıp

- “İlâhi baba, hiçbir şey aklına gelmiyorsa, kürsüden aşağı inmek de mi gelmiyor.” 

Yağmurdan Kaçıyormuş!

 

Bir gün, bardaktan boşanırcasına yağmur yağarken, Hoca da evinin penceresinde oturarak sokağı seyrediyormuş. Bir ara dostlarından birini, cüppesinin eteklerini beline dolayarak koşa koşa evine giderken görmüş ve pencereyi açarak seslenmiş:

- “İnan olsun ki çok ayıp! Senin gibi aklı başında, olgun bir adam, Allah’ın rahmetinden kaçar mı?...”

İçinden Hoca’ya hak veren adamcağız, bu sefer ağır ağır yürümeye başlamış; fakat tepeden tırnağa ıslanmış olarak evine varınca, Hoca’nın oyununa uğradığını anlamış. Günün birinde Hoca yolda yağmura tutulmuş; koşar adım evine yönelmiş. Birkaç gün önce kendisiyle alay ettiği ahbabının evi önünden geçerken adamcağız “taşı gediğine koymanın tam zamanı” diyerek, evin penceresinden Hoca’ya bağırmış:

- “Hocam, Hocam, Allah’ın rahmetinden niçin kaçıyorsun, ayıp değil mi sana?” Hoca, hiç istifini bozmadan koşmaya devam ederek şu cevabı vermiş:

- “Hay anlayışsız, hay!... Ben rahmetten kaçmıyorum; tam tersine yere düşen rahmetleri çiğnememek için koşuyorum!... “

Ben Uyuyorum

 

Bir gün Nasreddin Hoca şehire gelip, bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış. Gece yarısı arkadaşı sormuş:

- “Hocam, uyudunuz mu?”

- “Buyurun bir şey mi var?”

- “Biraz borç para isteyeyim demiştim.” Nasreddin Hoca derhal horlamaya başlayıp:

- “Ben uyuyorum!”

 
 

KISA MENÜ

Kıyamet Almetleri

Dostluk Belirtisi

54 Farz

Fâtiha Sûre-i Celilesi Meali

Kadr Sûre-i Celilesi Meali

Veda Hutbesi

Komşu Hakkı

imansız Gitmenin Sebebleri

Fakirliğin Sebebleri

Esmaûl Hûsna

HABER
 
 
 
Bugün 3 ziyaretçikişi burdaydı!
http://img127.imageshack.us/img127/4593/imzadj1.gif Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol